Valilik Binası karşısındaki Anıt Parkta son bulan yürüyüşte Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi’nin konuşmasının ardından Bölge Baroları dönem sözcüsü ve Batman Barosu Başkanı Av. Ahmet SEVİM ortak basın metnini okudu.
Basına ve Kamuoyuna
11.02.2015
Meclis gündemine gelmesi iki haftadır ertelenen, kamuoyunda “İç Güvenlik Paketi” olarak isimlendirilen ve çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören düzenleme, yasalaşması durumunda yaratacağı ağır toplumsal tahribatlar nedeniyle ülke gündeminde önemli bir yer tutmakta ve toplumun büyük kesiminde tepkiye neden olmaktadır.
Yaşam hakkından başlayarak, siyasi faaliyetlerin yürütülmesinden, demokratik bir toplum için vazgeçilmez olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının kullanımı ve hatta her türlü kutlama ve protesto hakkı gibi günlük yaşamın tamamını etkileyecek bu düzenlemenin yasalaşması ile en temel demokratik haklar ağır cezalarla tehdit altında alınacaktır. Yaşanılan bunca acı tecrübeye rağmen “kamu düzeni”ni neredeyse yargısal yetkilerle donatılmış kolluk ve idare eliyle, daha ağır cezalar ihdas ederek sağlamaya çalışmak, toplum gerçekliğine yabancılaşmış bir anlayışa işaret eder.
Düzenlemenin Yasalaşma ile Yaşam Hakkı Dâhil Temel Hak ve Hürriyetler Tehdit Altına Alınıyor
Söz konusu Tasarı ile hâkim ve savcı kararı aranmaksızın polisin arama yetkisi genişletilmekte, savcı talimatı olmadan kolluğa gözaltına alma ve yakalama yetkisi tanınmakta, yine polise yargı denetimi olmadan telefon dinleme yetkisi verilmekte, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının meşru olup olmadığının nitelemesi ve dolayısıyla müdahale yetkisi polisin takdirine bırakılmaktadır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının kullanımı sırasında insan sağlığı üzerinde olumsuz ve kalıcı etkisi tartışmasız olan boyalı su kullanımının önü açılmakta, gaz ve boyalı su kullanımından korunmak için yüzün kısmen dahi olsa kapatılması halinde bile, bireylerin ağır bir şekilde cezalandırılmasının yolu açılmaktadır. Düzenleme ile bireysel ve topluluk haklarının kullanımı ciddi ceza tehdidi altına alınmakta, ceza miktarı arttırılarak ve cezaların ertelenmesi imkânı da ortadan kaldırılmaktadır.
Düzenlemenin yasalaşması ile Valilerin idari tasarrufu ile verdiği kararlar adeta yargısal bir nitelik taşıyacak ve bu kararlara uymayanlar hakkında ceza verilebilecek, toplumsal olaylarda araçlarını Valilik emrine vermeyen belediyelerin araçlarına polis marifetiyle el konulacaktır.
Tüm bunların yanı sıra polise tanınan oldukça geniş ve hiçbir objektif kriterle sınırlanmayan silah kullanma yetkisiyle kişilerin yaşam hakkı tehdit altına alınmaktadır.
Kolluğun Suçlarına Yasal Güvence Geliyor.
Toplumsal olaylarda kolluk güçlerinin yetki aşımı ile yaşam hakkının ihlaline kadar varan suçları sorunlu idari ve yargısal pratiklerle cezasız kalmakta iken, bu düzenlemenin yasalaşması ile adeta yasal bir güvenceye kavuşturulmuş olacaktır.
Toplum Cezasızlıkla Mücadele Yasası Bekliyor.
Kolluk güçlerinin yetki aşımı, orantısız güç ve hatta kasti eylemleri ile yaşanan can kayıplarına rağmen, yoğun kamuoyu baskısı ile açılan davaların cezasızlıkla sonuçlanması karşısında toplumun beklentisi PVSK’da güç kullanımının sınırlanması ve kolluk eliyle işlenen suçlarda etkili soruşturma ve cezalandırma iken, tam tersi bir düzenleme ile demokratik bir toplumun gerektirdiği hakların kullanımını engelleyecek ve hatta yaşam hakkını pervasızca ihlal edecek uygulamaların önünün açılmasını kabul etmek mümkün değildir.
Yargının ve kolluğun günlük siyasi hesaplarla toplum beklentileri ve demokratik değerler yerine, siyasal iktidarın ihtiyaç ve amaçlarına hizmet edecek şekilde dizayn edilmesinin bedellerini bütün bir toplum ağır bir şekilde ödeyecektir.
Kamu Düzeni Bağımsız ve Tarafsız Yargı ve İnsan Haklarına Saygılı İdari Uygulamalarla Sağlanabilir
Kamu düzeninin polisiye tedbirlerle sağlanamayacağı konusunda yaşadığımız bunca acı tecrübeye rağmen, güvenlikçi yaklaşımlarla temel hak ve hürriyetleri sınırlamak, aksine toplum devlet ilişkilerinde derin bir güvensizliğe sebebiyet verecektir.
Kamu düzeni tarafsız ve bağımsız bir yargı ile suç ve suçlu ile mücadelede demokratik ölçüler içinde temel insan haklarına saygılı bir idari pratik ile sağlanabilir.
Biz aşağıda imzası bulunan Doğu, Güneydoğu Bölge ve Ankara Baroları olarak, iktidar partisine gerek Mecliste bulunan tüm partilerin gerekse de sivil toplum örgütlerinin itirazlarına ve muhalefetine kulak vermesini ve bu düzenlemeyi meclisten bir an önce geri çekmesi çağrısını yapıyoruz.
ADIYAMAN BAROSU AĞRI BAROSU ANKARA BAROSU
BATMAN BAROSU BİNGÖL BAROSU BİTLİS BAROSU
DİYARBAKIR BAROSU ERZİNCAN BAROSU ERZURUM BAROSU
GAZİANTEP BAROSU HAKKARİ BAROSU IĞDIR BAROSU
KARS-ARDAHAN BÖLGE BAROSU KİLİS BAROSU
MARDİN BAROSU MUŞ BAROSU SİİRT BAROSU
ŞIRNAK BAROSU ŞANLIURFA BAROSU
TUNCELİ BAROSU VAN BAROSU